29 Eylül 2015 Salı

Âşık İbreti; Prof. Dr. D. Ali ERCAN

İbreti, Emelim İnsana Hizmet,
Eşim Bana Huri, Evim De Cennet,
Hacıya, Hocaya Kalmadı Minnet,
İrbiği, Tesbihi Kırdım Da Geldim...
İbreti
Âşık İbreti
Asıl adı Hıdır Gürel olan Aşık İbreti'nin dedeleri Malatya'nın Akçadağ ilçesinden kalkmış, Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Kırk kısrak köyüne gelip yerleşmiş, babasının adı Ali annesinin adı Sultandır. Babası o günün zor koşullarında, at sırtında köy köy dolaşıp meyve satarak geçimini sağlarmış. 
Rumi 1336, miladi 1920 doğumlu olan Aşık İbreti'nin asıl adı Hıdır’dır. Üç yaşında iken  annesini kaybetmiş ve öksüz kalmış, babası evlendiği Hatice isimli analığından Ali, Rıza, İbrahim, Sultan, Meryem, adlarında beş kardeşi Dünyaya gelmiş. Bunlar halen hayatta olup yaşamlarını İstanbul'da sürdürmektedir.
Okula gidemeyen İbreti çok genç yaşta,  henüz 17-18 yaşlarındayken evlenir, hanımı teyzesinin kızı Sultandır. Köşkerlik (ayakkabı tamirciliği) yapar ve giderek ayakkabı yapımıyla geçimini sağlar.  Askere gider 3 yıl askerlik yapar; askerde iken babasını kaybeder. Askerlik dönüşü Maraş'ın Afşin ilçesine giderek on sekiz gün gibi kısa bir zamanda biçki, dikiş öğrenen İbreti Sarız’a döner bu sanatını da orada 18 yıl devam ettirir. Bu arada saza söze büyük ilgi duyar okuma yazmayı ilerletir; Geceleri gaz lambasının ışığında sabahlara dek kitap okur, kendini yetiştirir.
İbreti'nin altı çocuğu olur. sırasıyla Sultan, Haydar, Hüseyin, Hıdır, Kemal, Gülbeyaz, İbreti'nin hanesinde yer alır. İbreti, geçim darlığı çektiği için çeşitli mesleklere atılır. Saz yapıp satmak, madencilik, fotoğrafçılık... gibi işler yapar. Madencilikte yaptığı kazılarda yüzde seksen isabet kaydetmesine karşın ekonomik yetersizlikler nedeniyle bu işi sürdürememiştir.  Bulduğu krom, gümüşlü kurşun, madenleri toprak altında kalır. Son olarak fotoğrafçılık yapmakta olan İbreti Sarız’da elektrik olmadığı için işini zor sürdürür. Daha sonra Elbistan’a göçer; burada fotoğrafçılık mesleğini sürdürürken 1967'de patlak veren Elbistan olayında Alevilere saldıran fanatiklerin saldırısından İbreti de nasibini alıyor. Dükkânı tahrip ediliyor; canını zor kurtarıyor tekrar Sarız’a dönüyor; ancak geçim darlığı nedeniyle İstanbul’a göçüyor ve 5 Kasım 1976 tarihinde, yoksulluk içerisinde 56 yaşında Hakk'a yürüyor.
***
Aşık İbretinin orijinal ses kayıtları vardır, fakat onu geniş kitlelere tanıtan Musa Eroğlu olmuştur.
***
Verdim de geldim

İlme Hizmet Edip, Uykudan Kalktım
Sarık Seccadeyi elden Bıraktım
Vaizin Her Günkü Vaazından Bıktım
Ramazanı Sele Verdim de Geldim

Karnım Acıktıkça Kederim Arttı
Hele Hac Kaygısı Ayrı Bir Dertti
Paralılar Hemen Haccoldu Gitti
Şeytanı taşlarken Gördüm De Geldim

Dört Kitabı Koyup Torbaya Astım
Cennet Huri'sinden ilgimi Kestim
Muskacı Hocaya Sanmayın Sustum
Ağzının Payını Verdim De Geldim

Aklım Ermez Ahret Eğlencesine.
Saygım Var İnsanın Düşüncesine
Hayal Cennetinin Has Bahçesine
Yobaz Sürüsünü Sürdüm De Geldim

İbreti Emelim İnsana Hizmet,
Eşim Bana Huri, Evim De Cennet
Hacıya, Hocaya Kalmadı Minnet
İrbiği, Tesbihi Kırdım Da Geldim...
***
İbretinin kendi sesinden orijinal kayıt. (1970 lerde)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder